seyle

seyle
سەيلە
行楽, 散歩, 遊覧, 物見遊山

Modern Uyghur-Japanese dictionary. 2009.

Игры ⚽ Поможем решить контрольную работу

Look at other dictionaries:

  • sprete seyle — obs. f. spritsail …   Useful english dictionary

  • aklını (bir şeyle) bozmak — bir şey üzerine düşerek hep onunla uğraşıp durmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Stress (biological) — Stress is a biological term which refers to the consequences of the failure of a human or animal body to respond appropriately to emotional or physical threats to the organism, whether actual or imagined. [ The Stress of Life , Hans Selye, 1956.] …   Wikipedia

  • Estrés — (del inglés stress, ‘tensión’) es una reacción fisiológica del organismo en el que entran en juego diversos mecanismos de defensa para afrontar una situación que se percibe como amenazante o de demanda incrementada. El estrés es una respuesta… …   Wikipedia Español

  • Identity negotiation — refers to the processes though which people reach agreements regarding “who is who” in their relationships. Once these agreements are reached, people are expected to remain faithful to the identities they have agreed to assume. The process of… …   Wikipedia

  • avunmak — nsz 1) Bir şeyle uğraşarak acısını unutmak, sıkıntılardan uzaklaşmak, teselli bulmak, müteselli olmak Ne de olsa amcam; ya bir yabancıya varsa ne yapacaktık, diye avunuyordu. E. Bener 2) Oyalanmak, yetinmek Dünyadan bezmiş bir hâli var, hiçbir… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tanımak — i 1) Daha önce görülen, bilinen bir kimse veya şeyle karşılaşıldığında bunun kim veya ne olduğunu hatırlamak Zarfın üstündeki yazıyı hemen tanıdı. H. E. Adıvar 2) Daha önce görmüş olmak, ilişkisi bulunmak, bilmek Onu bir de eski polisler tanır. S …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • baş başa kalmak — (bir kimseyle veya şeyle) biriyle veya bir şeyle yalnız kalmak Odanın kapısını sürmeleyip kitaplarımla baş başa kalmak saatini dört gözle beklerdim. Y. K. Karaosmanoğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • üzerine düşmek — (bir şeyin) bir şeyle ilgilenmeye başlamak, ilgi göstermek, bir şeyle çok uğraşmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kendini vermek (veya vurmak veya çalmak) — (bir işe) bir şeye bütün varlığıyla bağlanmak, başka her şeyle ilgisini kesip tek şeyle aşırı ölçüde ilgilenmek Genç kadın bu sesteki ahenge tamamıyla kendini vermişti. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • MELZUM — Mevcud bir şeyle birbirinden ayrılmayan. Mevcud bir şeyle beraber bulunması lâzım gelen. Lüzumlu olmuş olan. Lüzumlu kılınmı …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”